​​​​​​​Petrol fiyatları enerji sektörü hisselerini nasıl etkiliyor?

Okuma Süresi: 9 Dakika
Doviz.com
17.09.2023 18:53

Petrol gibi emtialar ile borsa endekslerinin performansı arasında bir ilişki kurmak finans piyasalarında oldukça popülerdir. 

Geleneksel görüşe göre yüksek petrol fiyatları çoğu işletmenin girdi maliyetini yükselterek daha yüksek nakliye ve üretim maliyetleri ile karşılaşmasına yol açmakta ve kurumsal kazançların düşmesine sebep olmaktadır. Petrol fiyatları düştüğünde ise tüketim talebinin ve işletmelerin karlılığının artması beklenmektedir. 

Ancak geleneksel görüşün dışında iş kollarının faaliyet çeşitliliği nedeniyle bu etki beklentilerin tersine de gerçekleşebilmektedir. Buna göre yüksek petrol fiyatları enerji şirketlerinin daha yüksek kazançlar için kapasitesini artırmasını ve bu sayede istihdamını artırarak yatırım yapmasını sağlayabilir. 

Bu sebeple petrol fiyatları ile hisse senetleri arasında bir ilişki kurulacağında, bu ilişkinin sektörel bazlı olarak incelenmesi daha net sonuçlar alınmasını sağlayacaktır.

Yazımızın devamında da petrol fiyatlarının hisse senetlerinin performansı üzerindeki etkisini sektörel bazlı inceleyecek ve yatırımcıların olası petrol şoklarına karşı izleyebilecekleri yola yönelik daha fazla bilgi sahibi olmalarına yardımcı olmaya çalışacağız.

Petrol fiyatları neden dalgalanır?

Petrol fiyatları ve hisse senetlerinin performansını incelemeden önce petrol fiyatlarının neden dalgalandığını incelemek yatırımlarda bir yol haritası hazırlayabilmek için oldukça kritiktir. 

Petrol fiyatlarının dalgalanmasında karşımıza çıkan temel katalizör, şehirleşme ve modernleşmeye bağlı olarak petrole olan talebin artmasıdır. Artan şehirleşme ise petrol fiyatlarındaki değişimin hayatımızın her alanında etkilerinin görülmesine yol açmaktadır.

Modernleşme adımlarının ilk olarak atıldığı 1960-1999 yılları incelendiğinde ise ABD Ham petrolü olarak bilinen West Texas Intermediate fiyatlarında dört önemli şok yaşandığı görülmektedir.

Buna göre 1973-1974 yıllarında OPEC ülkelerinin uyguladığı ambargo sonucu petrolün varil fiyatı 24 dolardan 66 dolara çıkarken, 1979’da Orta Doğu’da yaşanan sıkıntılar nedeniyle ABD ham petrolünün varil fiyatı 130 dolara kadar yükselmiştir. 

Öte yandan 1990 yılında Irak’ın Kuveyt'i işgal etmesiyle petrolün varil fiyatı 40 dolardan 91 dolara kadar çıkmış, 1999’da ise Çin ve Hindistan’ın petrol talebinin artmasına bağlı olarak petrol fiyatları yine iki katına ulaşmıştır.

Kaynak: Macrotrends

Küresel çapta yaşanan bu gelişmelerin yanında ise merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için uyguladığı sıkı para politikaları da resesyon beklentilerini şekillendirerek petrol fiyatlarında dalgalanma yaşanmasına yol açan temel faktörlerden biri olmuştur. 

Para otoritelerinin para talebini karşılayamadığı durumlarda faiz oranlarını artırması, iktisadi aktiviteyi de düşürerek petrole olan talebin azalacağının fiyatlanmasına yol açmaktadır. 

Buna göre tüketim, yatırım ve hisse senedi piyasaları üzerinde de negatif etkiye sahip olan faiz artışları, petrol ithal eden ülkelerin artan petrol fiyatları nedeniyle ihraç mallara olan taleplerini azaltmakta ve petrolü girdi olarak kullanan sanayi sektörünü negatif yönde etkileyebilmektedir.

***Genel beklenti, faiz artışlarının petrol gibi risk odaklı varlıklar üzerinde ters etki yaratacağı yönündedir. Yani faizlerin yükseliş eğilimine girdiği bir senaryoda petrol fiyatlarının üretim ve talebin azalacağı endişesiyle düşüş trendine gireceği düşünülmektedir.

Kaynak: Macrotrends

Yukarıdaki grafik ise Fed başkanlarının görevde oldukları süre boyunca ABD ham petrolü fiyatlarında yaşanan yüzdesel değişimi ortaya koymaktadır.

Buna göre petrol fiyatları üzerinde özellikle 2007-2008 finansal krizi sırasında Fed’in başında olan Bernanke’nin uyguladığı para politikasının etkili olduğu görülmektedir. 

Bernanke’nin bu ayırt edici politikasının temelinde ise sadece bir teorisyen değil, uygulayıcı olması yatmaktadır. Bernanke göreve geldiği ilk yıllardan faiz artış döngüsüne devam ederek 2007’de başlayan krizin çıkmasına katkıda bulunmuş olsa da sonrasında attığı yumuşak iniş adımlarıyla krizin bir büyük buhrana dönüşmesinin de önüne geçmiştir. Bernanke’nin önlemleri arasında en dikkat çekeni ise niceliksel gevşeme adımları olmuştur. Niceliksel gevşeme ile Fed bankalardan 3 trilyon doların üzerinde devlet tahvili ve ipoteke dayalı menkul kıymet satın almış, batık varlıkların Fed'e transfer edilmesi ile büyük bankalara olan güven yeniden tesis edilmiştir.

Ancak bu gelişme resesyon endişelerinin azalarak Bernanke döneminde petrol fiyatlarında önemli yükselişler yaşanmasına sebep olmuştur.

Petrol fiyatları ekonomik aktiviteyi nasıl etkiler?

Jeopolitik gelişmelerin ve para politikası kararlarının petrol fiyatlarını etkilediği gibi petrol fiyatlarındaki artışın da ekonomik aktivite, şirket kazançları, enflasyon ve para politikası üzerinde oldukça belirgin etkileri vardır. 

Petrol fiyatlarının ekonomik aktivite üzerindeki en belirgin etkisi ise petrol ihraç eden ve ithal eden ülke ekonomileri açısından farklı listelenmektedir. Buna göre petrol fiyatlarının dolayısı ile üretim maliyetlerinin artması net petrol ihracatçısı olan ülkelerin ekonomik aktivitelerinde yavaşlamaya yol açarken; petrol ithal eden ülkelerden ihraç eden ülkelere doğru servet transferinin yaşanmasına da yol açmaktadır.

Üretimde yaşanan maliyet artışları ayrıca ülke ekonomisi üzerinde daralma sinyali de vererek, büyüme beklentilerinde ve istihdamda aşağı yönlü bir eğilim beklenmesine sebep olmaktadır. Büyüme ve istihdamdaki gerileme ise şirketlerin nakit akışları üzerinde belirleyici bir faktördür. 

Yükselen petrol fiyatları ayrıca enflasyonist baskıların kuvvetlenmesine destek olmaktadır. Merkez bankaları ise bu enflasyonist baskılar karşısında faiz artırımına gitmekte ve tüketim talebini azaltmayı amaçlamaktadır. Artan faiz oranları ise tahvil ve bonoları daha cazip hale getirerek, hisse senetlerine olan ilginin azalmasına sebep olmaktadır. 

Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi petrol fiyatlarının ekonomik aktivite üzerindeki etkisi petrol ihraç ve ithal eden ülkelerde farklılık gösterebildiği gibi sektörel bazda da ayrışabilmektedir.

Bu sebeple yazımızın devamında petrol fiyatlarının borsa üzerindeki etkisini sektörel bazlı olarak inceleyeceğiz.

Petrol ve hisse senedi fiyatları arasındaki ilişki

“Hisse senetleri petrol fiyatlarının tırmanışından sonra düşüyor” (New York Times), “Petrol üç ayın en düşüğündeyken hisse senetleri ralli yapıyor” (Wall Street Journal) şeklindeki haber başlıkları, petrol fiyatlarının hisse senedi piyasası üzerinde doğrudan etkisi olduğuna dair görüşlere destek olmaktadır.

Ekonomistler ise borsa ile petrol fiyatları arasında güçlü bir korelasyon bulmakta zorlanmaktadır. Ekonomistlere göre bunun en belirgin açıklaması ise ekonomideki diğer faktörlerin (ücretler, faiz oranları, teknoloji ve jeopolitik riskler) hisse senedi fiyatlamalarında belirleyici olabilmesidir.

İLGİLİ MAKALE Hisse senedi fiyatlarını etkileyen makroekonomik faktörler nelerdir? Hisse senedi fiyatlarını etkileyen makroekonomik faktörler nelerdir?

Bu sebeple petrol fiyatlarını belirleyen birincil etkenler ile hisse senedi fiyatlarını belirleyen etkenler arasında bir ayrım yapılması gerekmektedir. 

Hisse senedi fiyatları, gelecekteki kurumsal kazanç raporlarına, içsel değerlere, yatırımcı risk toleransına ve çok sayıda başka faktöre bağlı olarak yükselip düşebilirken; petrol fiyatları temel olarak petrol bazlı ürünlere olan arz ve talep tarafından belirlenmektedir. Buna göre petrol fiyatları petrol üreticilerinin arz yönlü kesinti kararları ile yükseliş gösterebileceği gibi küresel petrol ithalatçılarından kaynaklanan talep yönlü tedirginlikler ile gerileme de kaydedebilir.

Hisse senedi fiyatlarının petrol fiyatlarındaki değişime vereceği tepki ise petrol fiyatlarının yükseliş nedenine bağlı olarak değişkenlik gösterecektir. Buna göre petrol piyasasına özgü talep şoku nedeniyle artan petrol fiyatlarına hisse senedi piyasalarının negatif tepki vermesi, beklenmedik küresel ekonomik büyümenin yarattığı petrol fiyat artışına ise hisse senedi piyasalarının pozitif yönde tepki vermesi beklenebilir.

Yükselen petrol fiyatlarının hisse senedi fiyatlarına olan etkisi ayrıca ilgili şirketin petrol ve petrol ürünleri üreticisi veya tüketicisi olmasına göre de değişkenlik gösterecektir.

Petrol fiyatlarının belirleyici olduğu iki sektör: Enerji ve ulaştırma

Burada ise dikkat çeken iki sektör enerji ve ulaştırma sektörleri olmaktadır.

Buna göre petrol fiyatlarına en bağımlı olan bu sektörler, baskın girdi maliyetleri sebebiyle diğer borsa sektörlerine kıyasla petrol fiyatlarına daha fazla uyum göstermektedir.

Yatırımcılar ise petrol fiyatları yüksek olduğunda kurumsal taşımacılık şirketlerinin hisse senetlerini açığa satma eğilimine girebilmektedir. Tersine bir durumda ise petrol fiyatları düşükken bu sektörlere ait şirketlerden alım yapmak yararlı olabilir. Ancak yatırım kararı verirken sektörü ilgilendiren diğer gelişmelerin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Örneğin taşımacılık sektöründe elektrikli araçların gelecekte kara taşımacılığı sektörünün geneli üzerindeki etkisi gibi faktörler petrol fiyatlarından bağımsız fiyatlardaki değişimi etkileyen önemli bir katalizör olmaya devam edecektir. 

Enerji sektörü ise küresel ekonomi için yakıt ya da elektrik üreten veya bunları tedarik eden şirketlerden oluşmaktadır. 

Popüler enerji sektörü hisse senetleri de temel olarak petrol veya gaz rezervlerinin araştırılmasıyla ilgilenen şirketleri içermektedir.

Küresel çapta petrol ve doğal gaz aramaları ile üretimini yapan; doğal gaz ve sıvıların taşınması, işlenmesi ve depolanması üzerine faaliyet gösteren şirketlerden en bilinenleri ise Devon Enerji, Concho Resources Inc., Chevron Corporation ve ConocoPhillips'tir.

Chevron'un Avustralya'daki LNG tesisinde çalışan işçilerin saatler süren iş bırakma eylemleri de sadece petrol fiyatlarının hisse senedi performansı üzerindeki etkisinin olmadığını, bu sektördeki şirketlerin yaşadığı gelişmelerin de emtia fiyatları üzerinde etkili olabildiğini gözler önüne sermektedir. 

Buna göre Chevron işçilerinin altı günlük kısa süreli iş bırakma eyleminin ardından topyekûn grev yapmayı planladıklarını açıklamasının etkisiyle Avrupa’da doğal gaz fiyatları 25 dolar seviyesinden 36 dolar seviyesine kadar yükselmiştir.

İLGİLİ HABER Chevron grevi sonrası Avrupa’da doğal gaz fiyatlarında sert yükseliş Avrupa'da doğal gaz fiyatları, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatçılarından biri olan Avustralya'daki Chevron grevinin ardından yüzde 10'dan fazla yükseldi.

Ülkemizde ise Zorlu Enerji (ZOREN), Odaş Elektrik (ODAS), EnerjiSA Enerji (ENJSA), Alfa Solar Enerji (ALFAS) gibi şirketler enerji sektörünün en bilinen şirketleri arasında yer almaktadır.

Faaliyet alanı oldukça geniş olan enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen yatırımcıların ise bu sektörlere yatırım yaparken bazı dikkat etmesi gereken noktalar bulunmaktadır.

Enerji sektörüne yatırım yaparken dikkat edilmesi gerekenler

Enerji sektörüne yatırım yaparken bilinmesi gereken temel konu ise fiyatların pek çok faktörden etkilenme potansiyeline sahip olduğudur. 

Buna göre küresel çaptaki pek çok gelişme, hem sektör hem de şirketler özelinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bunun en önemli izlerine ise pandemi döneminde rastlamak mümkündür. Buna göre o dönemlerde petrol talebinin düşmesi enerji sektöründe risklerin altını yeniden çizmiş ve bazı enerji şirketlerinin hisse senedi fiyatlarının da büyük baskı altına girmesine yol açmıştır.

Kısa vadeli şoklardan kendini korumak isteyen yatırımcılar ise enerji sektöründe hisse seçimi yaparken şu faktörlere dikkat etmelidir:

Düşük üretim maliyeti: Bir şirketin düşük üretim maliyetine sahip olması, piyasadaki emtia dalgalanmalarından şirketin daha az etkileceği anlamına gelerek yatırımcılar için de daha az riskin olduğuna işaret etmektedir. 

Nakit yaratma kapasitesi: Enerji sektöründeki hisselere yatırım yaparken dikkat edilecek bir diğer önemli faktör ise şirketlerin nakit yaratma kapasitesidir. Yani istikrarlı bir gelire sahip ve yüksek kredibilitesi olan şirketlerin kısa vadeli şoklara karşı daha dayanıklı olabileceği söylenebilir. 

Güçlü bilanço ve düzenli temettü: Öte yandan güçlü bir bilançoya sahip ve yatırımcılarına düzenli temettü ödeyen şirketler emtia fiyatlarından bağımsız olarak istikrarlı yatırımcı kitlesi ile faaliyetlerini sürdürme konusunda daha avantajlıdır.

İLGİLİ MAKALE Temettü nedir? Temettü yatırım stratejileri nelerdir? Temettü nedir? Temettü yatırım stratejileri nelerdir?

Bu özelliklere sahip enerji şirketlerinin ise ani trend değişimlerinde daha iyi performans göstermesi ve şoklara karşı daha dirençli olması beklenebilir.

Petrol fiyatları ve enerji sektörü arasındaki ilişki

Diğer tüm koşullar sabit iken (ceteris paribus), talebin azaldığı senaryoda petrol fiyatlarının düşmesi ve düşen üretim maliyetlerinin etkisi ile hisse senetlerinde yükseliş yaşanması beklenir. Ancak düşen petrol talebi doğru orantılı bir şekilde enerji hisselerinin de düşüşünü desteklemektedir.  Yani petrol fiyatları ile enerji sektöründeki hisselerin doğru orantılı olarak hareket ettiği söylenebilir.

Enerji sektörü hisselerinin ve petrol fiyatlarının birlikte hareket etme eğilimi de her ikisinin de ortak bir faktöre yani hem şirket karlarına hem de petrol talebine zarar veren küresel toplam talebin yumuşamasına tepki vermesinden kaynaklanmaktadır.

Buradaki temel varsayım ise emtia fiyatlarının uzun vadeli faiz oranlarının ve doların, petrol arzındaki değişikliklere değil, yatırımcıların küresel ve ABD talebine ilişkin algılarına nasıl tepki vereceğidir. Örneğin, petrol fiyatındaki bir değişikliğe bakır fiyatındaki benzer bir değişiklik eşlik ettiğinde, bu yöntem her ikisinin de öncelikle ortak bir küresel talep faktörüne yanıt verdiği sonucuna varır.  Eğer yatırımcılar yüksek belirsizlik ve riskten kaçınma dönemlerinde hisse senetlerinin yanı sıra emtiadan da çekiliyorsa o zaman volatilite şokları hisse senetleri ve petrol fiyatlarının birlikte hareket etme eğiliminin bir başka nedeni olabilir.

Sonuç olarak bu pozitif korelasyonun büyük bir kısmı hisse senetleri ve petrol fiyatlarının toplam talepteki değişiklikler ile genel belirsizlikten kaçınma da dahil olmak üzere ortak faktörlere aynı yönde tepki verme eğilimi ile açıklanabilir. 

Ancak petrol fiyatlarının yanında Borsa İstanbul’da enerji sektöründe işlem gören hisse senetlerine yatırım yaparken birçok değişkenin (sanayi üretimi, enflasyon, büyüme, gayri safi yurt içi hasıla, cari işlemler açığı, dış ticaret ve işsizlik gibi) birlikte incelenmesi gerekmektedir. 

Türkiye'de enerji sektörü firmaları

Türkiye'de Borsa İstanbul'da işlem gören birçok enerji şirketi bulunuyor. Bunlar arasında piyasa değerine göre en dikkat çekenler ise şöyle sıralanıyor:

İlgili Makaleler

REKLAMI KAPAT X